Skip links

Sıkça Sorulan Sorular

Marka ve patent kavramları genellikle birbirilerine çok karıştırılır. Bunun nedeni ise her iki kavramında hangi anlama geldiğini bilmemekten kaynaklanıyor. Markalar bilindiği gibi işletmeleri temsil eden ve onları rakiplerinden ayıran işaretler ve simgeler olarak tanımlanmaktadır. Patent ise, teknik özelliği bulunan buluşları korunmasını kapsayan bir terimdir. Markaların patenti alınmaz, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil ettirilebilir. Yani markanıza patent alamazsınız.

Marka tescili özellikle de işletmeler için son derece önemlidir. Öyle ki marka tescili yapıldığında, ilgili marka isminin kullanım hakları tamamen üzerine tescil edilmiş kişi ya da kurum üzerinde olmaktadır. İzin olmaksızın ikinci kişi ya da kurumlar tarafından kesinlikle kullanılamaz. Ayrıca sizin markanıza benzer isimlerin tescil edilmesine de engel olmuş olursunuz. Marka sahipleri markaları kendi de kullanabilir izin vererek başkalarına da kullandırabilir. İzin dışında kullanım durumunda önemli karşı tarafa önemli yaptırımlar uygulanır.

Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edilen markalar başvuru tarihinden itibaren 10 yıl süre ile korunur. 10’ar yıllık sürelerle yenilemek suretiyle koruma süresini sınırsız olarak uzatmak mümkündür.

Evet. Markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu Kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka mahkeme kararı ile iptal edilir (Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 9).

Marka başvurusunun yapılmasının hemen ardından, ilgili başvuru, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun ilgili dairesi (Markalar Dairesi Başkanlığı) tarafından, 6769 Sayılı Kanun’da yer verilen kriterler çerçevesinde ve re’sen bir değerlendirmeye tabi tutulmaktadır.

Türk Patent ve Marka Kurumu, bahse konu başvuruyu, 6769 Sayılı Kanun’un 5.maddesinde yer alan mutlak red nedenleri yönünden incelemektedir. Dolayısıyla, olası marka başvurusunun öncelikle bu madde kapsamında yer alan sınırlar içerisinde kalması, bir başka ifadeyle, bu hükme aykırı olmaması gerekmektedir.

Başvuru yapılmadan önce bu hususlara dikkat edilmesi, bahse konu markanın tescil edilebilme ihtimalini arttırmaktadır.

Marka tescil işlemleri gereken tüm şartların yerine getirilmiş olmasıyla ortalama 8 ay gibi bir süre içerisinde sonuçlandırılmaktadır. Türk Patent ve Marka Kurumu’na belgelerin eksiksiz teslim edilmesi işleminden sonra kurum ilgili marka ile ilgili başvurunun veri girişini sağlar. Daha sonraki aşamada mal ve hizmetlerin kodlanması süreci başlar. Kodlama sürecinin tamamlanmasıyla arama ve inceleme aşaması tamamlanır. Eğer bu aşamalardan sonra red kararı çıkmazsa ve tescil işlemi için itiraz gelmezse, başvuru sahiplerinden tescil işlemi için gerekli evraklar istenir. Evrakların teslim edilmesiyle Marka Tescil Belgesi düzenlenir ve ilgili kişiye gönderilir.

Bir markanın kullanılmış statüsünde yer alması için bazı koşulları taşıması gerekmektedir. Bunlardan en önemlisi tescil edilmiş herhangi bir markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeksizin, ilgili markanın farklı unsularla kullanılmasıdır. Ayrıca markaların sadece ihracat amacıyla mal ve ambalajlarda kullanılması, marka sahibinin izniyle kullanılması ve ilgili markayı taşıyan malın ithal edilmesi de markaların kullanılmış sayılması için geçerli nedenler arasında yer almaktadır.

Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından alınan kararlardan zarar gören taraflar, kararlara karşı, Kurum nezdinde itiraz edebilecektir. İtiraz, kararın bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde yazılı ve gerekçeli olarak Kuruma yapılmak durumundadır.

Tescilli bir markanın, aynısının veya benzerlerinin,  marka sahibinin izni olmaksızın bir başkası tarafından kullanılması halinde, marka hakkına tecavüzü söz konusu olmaktadır.
 Marka tecavüzü halinde, tescilli marka sahibi, markasına vaki tecavüzün önlenmesini, sona erdirilmesini isteyebileceği gibi, tecavüzden doğan zararının tazmini için maddi ve manevi tazminat talebinde de bulunabilmektedir.
 Tazminat talebi ile ilgili olarak, tescilli hakkı tecavüze uğrayan kimse, yalnız fiili zararını değil ve fakat tecavüz sebebiyle yoksun kaldığı kazancını da talep edebilir. Yoksun kalınan kazancın hesabında 3 farklı usul öngörülmüş olup bunlar,

  • Tecavüz edenin haksız rekabeti olmasaydı, tescilli hak sahibinin, tescilli markasını kullanması ile elde edilebileceği muhtemel gelir,
  • Tecavüz edenin, tescilli markayı haksız kullanmakla elde ettiği kazanç,
  • Tecavüz edenin, tescilli markayı, hak sahibi ile yapılacak bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeli örneksemesi

Bunun yanı sıra, tescilli marka sahibinin, tecavüz eden kullanımın durdurulması için ihtiyati tedbir talebinde bulunabilmesi de mümkündür.
 Öte yandan, markaya tecavüz hali ayrıca 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca SUÇ olarak da düzenlenmiş olup buna göre:

  1. Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
  2. Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
  3. Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
  4. Bu maddede yer alan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Dünya’da yenilik, tekniğin bilinen durumunun aşılması ve sanayiye uygulanabilir olma unsurlarını sağlayan bir buluş patent olarak sayılır.

Patent koruması için buluşun yeni, tekniğin bilinen durumunu aşma ve sanayiye uygulanabilir olması şartları aranır.
 Faydalı Model koruması ise, yeni olan ve sanayiye uygulanabilen ve patente konu olan kimyasal maddeler ve yöntemler haricindeki buluşlar için verilir.
 Faydalı Model’de bir buluşun toplam koruma süresi on (10) yıl olmasına rağmen Patent için bu koruma süresi toplam yirmi (20) yıldır.

Patent koruması için buluşun yeni, tekniğin bilinen durumunu aşma ve sanayiye uygulanabilir olması şartları aranır.
 Faydalı Model koruması ise, yeni olan ve sanayiye uygulanabilen ve patente konu olan kimyasal maddeler ve yöntemler haricindeki buluşlar için verilir.
 Faydalı Model’de bir buluşun toplam koruma süresi on (10) yıl olmasına rağmen Patent için bu koruma süresi toplam yirmi (20) yıldır.

Bir buluş için patent belgesi alma aşamasında kullanım veya kullanım beyanı sunma zorunluluğu yoktur. Ancak patent belgesi verildikten ve bu bültende ilan edildikten sonra üç sene içerisinde kullanım beyanı sunulmaması durumunda patent zorunlu lisansa konu olabilir.

Patentlere ilişkin koruma tarihi başvuru tarihinden itibaren başlar ve bir patentin koruma süresi toplam yirmi (20) yıldır. Patent koruma süresi boyunca başvuru tarihinden itibaren üçüncü yıldan başlamak üzere her yıl yıllık ödemeleri yapılmalıdır. Koruma süresi sona eren patentlerin yenilemesi yapılamaz ve bu süre sonunda patentler kamu malı olarak sayılırlar.

Tasarım, bir ürününün tamamının veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu bütündür. Ürün, bilgisayar programları hariç olmak üzere, endüstriyel yolla veya elle üretilen herhangi bir nesnenin yanı sıra birleşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçaları, ambalaj gibi nesneleri, birden çok nesnenin bir arada algılanan sunumlarını, grafik sembolleri ve tipografik karakterleri ifade edip, bu ürünler arasında bahsi geçen birleşik ürün, sökülüp takılma yoluyla değiştirilebilen veya yenilenebilen parçalardan oluşan üründür. 
Buna göre tasarım ile asıl korunan, bir ürünün tamamının veya bir parçasının, insan duyuları ile algılanabilen dış görüntüsüdür.

Tasarım, bir ürünün tamamının veya bir parçasının, insan duyuları ile algılanabilen dış görüntüsünü konu almaktadır. Bu işlevi itibariyle, bir ürün veya hizmetin, diğer ürün ve hizmetlerden ayırt edilmesine yarayan markadan tamamen ayrılmaktadır. Ancak 3 boyutlu işaretlerin de marka olarak tescil edilebilmesi mümkün olduğundan, bu noktada, tasarıma konu edilen işaretler ile marka korumasına konu edilen işaretler arasında örtüşen bazı noktalar söz konusu olabilmektedir. Ancak 3 boyutlu bir işaretin, marka korumasına konu edilebilmesi için, her şeyden önce bu işaretin tescil ettirilmek istendiği mal ve/veya hizmetler için ayırt edicilik niteliğini haiz olması gerekmektedir ki; bu da genellikle belli bir zamanın geçmesinden sonra söz konusu olabilmektedir. Oysa bir işaretin tasarım korumasından yararlanabilmesi için, yeni olması gerekmektedir. Tasarım ile patent ve faydalı model hakları da zaman zaman karıştırılabilmektedir. Oysa patent ve faydalı model, teknik bir ilerlemeyi korumakta iken; tasarımlar ile herhangi bir teknik işlev korunmamakta sadece ürünün dış görüntüsü korunmaktadır.

Tasarımın korunması için, bir tasarımın hem YENİ olması ve hem de diğer tasarımlardan AYIRT EDİCİ özelliğinin bulunmasıdır.

Bu iki şart, zaman zaman tek bir şart gibi ortaya çıkmaktaysa da, esasen birbirlerinden farklı noktaları işaret etmektedirler. Şöyle ki;
Tasarımın “YENİ” olması, söz konusu tasarımın aynısının, tescil başvuru tarihi veya rüçhan tarihinden önce, Dünya’nın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, yenilik kriteri bakımından, mutlak yenilik şartı aranmaktadır.

6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu, bir tasarımın yeni olma niteliğini etkilemeyecek bazı haller öngörmüştür. Buna göre; bir tasarım, tescil başvuru tarihi veya rüçhan tarihinden geriye dönük olarak 12 ay içerisinde,  tasarımcı veya halefi veya bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından kamuya sunulmuş veya tasarımcı veya halefleri ile olan ilişkinin suistimali sonucu kamuya sunulmuşsa ve bu kamuya sunma tasarımın yenilik vasfını etkilememektedir.

“AYIRT EDİCİ” nitelik ise, bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenim ile daha önceki tasarımların bilgilenmiş kullanıcı nezdinde bıraktığı genel izlenim arasındaki belirgin fark olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifade ile bir tasarımın ayırt edici niteliği haiz olup olmadığına ilişkin incelemede, bu tasarımın, piyasada mevcut olan tasarımlardan genel izlenim itibariyle belirgin bir farklılık içerip içermediğine bakılmaktadır. Yapılan bu incelemede, birbiriyle kıyaslanan tasarımların farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilmekte ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınmaktadır.

Bir tasarımın korunabilmesi için bu iki şartın her zaman bir arada bulunabilmesi gerekmektedir. Birleşik ürün parçalarına ait tasarımlar bakımından ise tasarımın yeni ve ayırt edici bulunması için iki kriter mevcuttur. Birincisi, bahsi geçen parça birleşik ürüne takıldığında, birleşik ürünün normal kullanımında görünür durumda olmalıdır. İkincisi ise, parçanın görünür durumda olan özellikleri, yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarını karşılamalıdır.

Tescil edilmiş bir tasarımın koruma süresi; başvuru tarihinden itibaren 5 yıldır ve bu süre tasarım sahibinin talebi doğrultusunda beşer yıllık dönemler halinde toplam 25 yıla kadar uzatılabilmektedir.